11 Mayıs 2014 Pazar

Dünyada "Rus casusu hayaleti" dolaşıyor

Estonya istihbarat servisi “Güvenlik Polisi” (KaPo) başkent Tallinn”in Belediye Başkanı Edgar Savisaar hakkında rapor hazırlamıştır.
Baltık ülkelerinin en büyük internet sayfalarından biri Delfi’nin 16 Aralık'ta verdiği habere göre raporda, başkentin belediye başkanı "Rusya'nın eski ajanı ve Estonya güvenliği için tehlike gibi" sunuluyor. Raporda Savisaar’ın, Rusya'nın Estonya`daki etkisini güçlendirmek için aracılar kullanarak bu ülkeden bir buçuk milyon Euro istediği bildirilmiştir. Güvenlik Polisi bu paranın Tallinn’in en büyük ilçesi Lasnamayen`deki Rus kilisesinin yapımına harcandığını belirtmiştir. Estonya istihbarat servisi bu raporu cumhurbaşkanı, başbakan ve içişleri bakanına sunmuştur. Estonya istihbarat kurumunun raporuna rağmen, Edgar Savisaar hakkında henüz resmi suçlama ileri sürülmemiştir.
Tallinn Belediye Başkanı ise yaptığı basın açıklamasında bu iddiayı yalanlamış, konunun Estonya`daki Mart 2011 parlamento seçiminden önce gündeme gelmesinin, lideri olduğu Merkez Partisi’ni yıpratma amacı taşıdığını bildirmiştir. Edgar Savisaar`ın lideri olduğu Merkez Partisi parlamentoda ikinci parti konumundadır. Estonya’daki Rus nüfusu arasında geniş desteğe sahip Merkez Partisi Rusya ile yakın ilişkileri savunuyor. Bu parti 2004 yılında Rusya'daki iktidar partisi "Birleşik Rusya" ile işbirliği anlaşması imzalamıştır. Daha birkaç hafta önce de Estonya Başbakanı Andrus Ansip Merkez Partisi ile işbirliği yapmayacaklarını belirtmişti. Başbakanın danışmanı Arto Aas, onun bu tutumunu “Savisaar`ın Estonya milli çıkarlarına hizmet etmemesine inanmaması” ile izah etmişti. Estonya hükümet sözcüsü ise istihbarat servisi raporunu dayanak göstererek 21 Aralık`ta yaptığı açıklamada Merkez Partisi`nin Rusya`dan finans desteği almakla suçlamıştır.
"Savisaar olayı" Rus istihbaratının Estonya`daki faaliyetleri hakkında kamuoyuna yansıyan ilk olay değil. Eylül 2008’de Rus istihbaratının Estonya Savunma Bakanlığının yetkilisi Herman Simm’in aracılığıyla NATO'nun bazı gizli belgelerini elde ettiğine dair haberler ciddi bir skandala yol açmış ve Simm yargılanarak mahkûm edilmişti. Genel anlamda Rus istihbaratı son yıllarda yurtdışında canlanan faaliyetleri ve skandalları ile özel olarak dikkat çekmeye başlamıştır. Bu faaliyetler içerisinde Katar (örneğin Zelimhan Yandarbayev) ve Türkiye (örneğin Gazi Edilsultanov, İslam Canibekov ve Ali Osaev) gibi ülkelerde Çeçenistan direnişinin liderlerinin veya İngiltere`de Rus istihbaratına ihanet eden eski ajanların (örneğin Albay Aleksander Litvinenko) suikast yoluyla öldürülmesi özel olarak yer almıştır. Hatırlanacağı üzere, 2008 yılında İngiliz istihbarat servisi, Rus istihbaratının Avrupa'da hatta Sovyet döneminden daha aktif olduğunu açıklamış, bu faaliyetleri nedeniyle Büyük Britanya için Rusya'yı El-kaide ve İran'dan sonra üçüncü tehdit olarak nitelemişti. Son iki yılda Rus istihbarat servisi Belçika, Kanada, Letonya, Polonya, Peru, Güney Kıbrıs ve Gürcistan gibi ülkelerde faaliyetleri ile gündeme geldi. Rus istihbaratın Kırgızistan`da iç karışıklık ve Türkiye-Ermenistan görüşmelerinin kamuoyuna yansımasındaki rolü ise halen dikkate değer bir tartışma konusu olmaya davam etmektedir. Yine 2010 yılında Rus istihbaratı ABD (27 Haziran`daki Anna Chapman olayı), Çek Cumhuriyeti (Temmuz`daki Robert Rachardzo vakası) ve İngiltere (2 Aralık`daki Ekaterina Zatuliveter olayı) ile gündemdeki yerini korumuştur. Bu arada Rus ajanlarının adı Türk deniz kuvvetlerine ilişkin gizli bilgi çalmaya ilişkin halen davam eden soruşturmaya da karışmıştır. Tabii ki, burada bahsettiklerimiz basına başarı veya başarısızlık şeklinde yansıyan ve “buz dağının sadece görünen kısmını” teşkil etmektedir. Yine Rus istihbarat servisinin, Rusya`daki karşı istihbarat faaliyetlerinde ciddi canlanma yaşandığı gözlemlenmektedir.
Özetle, Rusya`nın son 10 yıldaki toparlanma sürecinden Rus istihbaratı da kendine pay çıkarmıştır. Bu dönemde önce devlet başkanlığı, ardından ise başbakanlık görevlerini yürüten Vladimir Putin’in istihbarat kökenli olması da bu süreçte özel önem arz etmiştir. Putin içeride güvenlik bürokrasisinin Rusya`da siyasi, idari ve ekonomik alanlarda egemenlik kurmasını sağlarken, dışarıdaki faaliyetlerini güçlendirilmesine özel destek vermiştir. İçeride yönetimden gerekli siyasi ve mali desteği alan başta Dış İstihbarat Servisi (Slujba Vneniy Razvedki) olmak üzere bütün Rus istihbarat servisleri KGB’nin zengin mirasına sahip çıkarak dünyaya işadamı, danışman veya gazeteci kılığında ajan ihracında yeni ivme kazandılar.
Dr. Nazim Cafersoy
KAFSAM analisti
yayınlağı sayfa:
http://www.1news.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder