11 Mayıs 2014 Pazar

Rusya`nın Kuzey Kafkasya Politikası ve Azerbaycan – 9


26.05.2011 13:15 Yerel saatı | 10:15 Dünya saatı

E) Kuzey Kafkasya: Riskler ve fırsatlar (5)

d) Jeokültürel risk ve fırsatlar (2)
Rusya-Azerbaycan ilişkileri içerisinde jeokültürel faktörlerin bir diğer önemli yönünü de ulusal/etnik faktördür. Genelde ulusal/etnik faktörün uluslararası ilişkiler sisteminde artan rolünü 1648’de Avrupa’da imzalanan Westfalya anlaşmasıyla başlatabiliriz. Bu anlaşma ile egemen ulus-devlet modeline dayanan uluslararası sistemin temeli koyulmuştur. 1789’daki Fransız devrimi milliyetçiliği siyasi ideoloji gibi gündemin ana konusu haline getirerek ilk önce Fransa’da, daha sonraları ise Napolyon savaşları Avrupa’nın geri kalan kısmında milli devlet oluşmasında önemli rol oynadı.
20. yüzyılda ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından “milletlerin kendi kaderlerini tayin etme” ilkesi ile tanımlanan karakterize edilen bu milli-etnik faktörü sömürgecilere karşı Orta Doğu, Asya ve Afrika`da ki milli özgürlük mücadelelerinin esas yönünü oluşturdu. Uluslararası sistemin esas oyuncularının ulus devletler olduğunu savunan bu gelişmeler milli-etnik faktörü dış siyasetin önemli araçlarından biri haline getirdi.19. yüzyılda gündeme gelen Pangermanizm ile Panslavizm ve 20. yüzyıldaki Türkçülük ve Pan-Arabizm gibi siyasi eğilimler milli-etnik faktörün önemini daha da artıran örneklerdir. Bunun yanı sıra, Nazi Almanya’sının dayandığı rasyonel-sosyalist ideolojide Alman ırkçılığının esas yeri tutması ise yaklaşık 50 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan İkinci Dünya Savaşının çıkmasının başlıca nedenlerinden sayılmaktadır.
Soğuk Savaş döneminde milli-etnik faktör ABD ve SSCB arasındaki uluslararası mücadele ve rekabetin en önemli araçlarından birini oluşturuştur. SSCB bu süreçte ABD’deki Slav kökenlerinin yanı sıra etnik Ermeni ve Yunan lobilerinin Washington yönetimi üzerindeki etkisinden yararlanmaya çalışırken, ABD de Komünist blokta, özellikle SSCB’de milli-etnik faktörleri daha da öne çıkarmak için çaba gösterirdi. Milli-etnik faktör aynı zamanda Yugoslavya ile SSCB’nin dağılması sürecinde esas rollerden birini oynadı. 1991 yılından sonra milli-etnik faktör uluslararası ilişkiler sisteminde önemi ve popülerliği giderek artan konulardan biri haline geldi. Bugün hem küresel bağlamda, hem de SSCB açısından milli-etnik gerilimler en büyük uluslararası sorunlardan biri gibi değerlendirilebilir.
Rusya ve Azerbaycan arasında etnik faktörün rolünü ve Kuzey Kafkasya`nın konumunu değerlendirmek için ilk önce bu iki ülkenin etnik yapısının genel durumunu ortaya koymak gerekmektedir. Lenin`in “milletler hapishanesi” gibi tanımladığı Çarlık Rusya’sı ile çok uluslu ve çok etnikli SSCB’nin mirasçısı konumundaki Rusya bugün de bu yapısını devam ettirmektedir. 2010 yılında ülkede yapılan nüfus sayımının ilk sonuçlarına göre, Rusya`da 142 milyon 905 200 kişi yaşamaktadır. Bu sayımın ülkedeki etnik yapıya ilişkin sonuçları henüz açıklanmadığından değerlendirme için 2002 yılındaki sayım sonuçlarına bakıldığında Rusya nüfuzunun %79,8’ i Ruslardan oluşsa da, ülkede 194’den fazla etnik grubun temsilcisi yaşamaktadır. Yine 2002 yılının verilerine bakıldığında Rusya’da yaklaşık 1 milyon 130 491 Ermeni (ülkede sayıca 7. büyük azınlık) ve 622 000 Azerbaycanlı (13. büyük azınlık) yurttaş gibi yaşamaktadırlar. Genelde Azerbaycan`dan buraya çalışmak için gelenlerle birlikte Rusya`da ki Azerbaycanlıların sayısının 2 milyona ulaştığı geniş yayılan bir düşüncedir. Yine aynı bağlamada Ermenistan`dan buraya çalışmak için gelenlerle birlikte Rusya`da ki Ermenilerin de toplam sayısının yaklaşık 2,5 milyon civarında olduğu düşünülüyor.
Çok etnikli Rusya`nın Kuzey Kafkasya bölgesi toplam sayıları yaklaşık 100’e ulaşan etnik azınlıkla sadece ülkenin ve Avrasya`nın, hatta dünyanın en heterojen bölgelerinden biri sayılabilir. 2002 yılı nüfus sayımı verilerine göre, halen Kuzey Kafkasya federal bölgesinde yaklaşık 135 bin Azerbaycanlı yaşamaktadır. Bunların esas bölümü, yani 111 656’sı Azerbaycan`la doğrudan sınırda yerleşen Dağıstan`da yaşamaktadır. Bu nüfus Dağıstan toplam ahalisinin yaklaşık %18’i oluşturuyor. Bundan başka Rusya`da yaşayan 814 473 bin Avar`ın %93,1’i, 411 535 bin Lezgi` nin %81,8’i, 10 366 bin Sahurun %78, 8’i Dağıstan`da yerleşmiştir.
Dr. Nazim CAFERSOY
Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-www.qafsam.org) Analisti
F.V.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder